ÖNSÖZ
Marka olmak! Birçoğumuzun arzuladığı ama pek azımızın sahip olabildiği bir konumdur…
Duyulan arzunun yoğunluğu, birçok kişiyi bu konuda düşünmeye ve araştırmalar yapmaya yöneltmiştir. Son yüzyılda başarılı olmak, satış yapmak, marka olmak üzerine yazılan eserler neredeyse aşk hakkında yazılan eserlere denktir.
20 yılı aşkın Marka ve Patent Avukatlığım boyunca katıldığım seminerler, okuduğum kitaplar, araştırmalar, makaleler, bloglar … tanınmış marka olmanın ilk ve tek şartının KALİTE olduğunu söyleyip durdu. Birbirinden alıntılar yapan tüm kitaplarda KALİTE = MARKA olarak ifade ediliyordu!
Oysa hepimizin bildiği hamburger, içecek, yiyecek alanındaki markalar kaliteli midir?
Peki ama aynı tekstil ürününe farklı marka / logo konulması ürün kalitesini etkiler mi?
Bu sorulara “HAYIR!” yanıtı vereceğinize eminim.
Dolayısıyla “MARKA OLMAK İÇİN KALİTELİ OLMAK ŞART DEĞİLDİR FAKAT TESCİL ŞARTTIR!”
Bu tespitimi, kalitesizliği övmek olarak asla yorumlamayın! İdeal olan kalite ve markanın bir arada olmasıdır fakat tanınmış markaların pek azı kalitelidir.
Kaliteli ürün ve hizmetlerin çoğunluğu, tanınma kaygısı taşımayan lokal ve butik işletmeler tarafından sessizce verilmektedir!
Peki ama sıradan hizmet ve ürünler nasıl oluyor da Dünya çapında tanınmış marka konumuna erişiyorlar?
Bu konuda yazılan eserlerde bunların ipuçlarına rastlanılmaktadır; geniş dağıtım ağı, doğru konumlandırma, milyon dolarlık reklamlar ve şans faktörleri elbette gereklidir. Fakat bunların hiçbirisi lokomotif görevi görecek güç ve yeterlilikte değildir.
Şahsen gerçekleştirdiğim on binin üzerinde tescil, binlerce dava tecrübesi sonucunda; tanınmış ürün ve markaların, ortak özellikleri, tescil ve hukuki konumlandırmalarını nasıl yaptıkları, taklitler karşısında izledikleri yöntemler konularında tespit ve birikime sahip oldum.
Marka olmanın en önemli şartının; fikri hakların sahiplenilmesi ve korunmasından geçtiğini gördüm.
Nice kaliteli ürün ve hizmetin, yaptıkları reklamlara, yatırımlara rağmen marka olamamasının tek sebebi tescil ve hukuki korumaya önem vermemektir.
Bilginin paylaşılarak artacağı inancıyla kişisel ve mesleki tespit ve deneyimlerimin bir kısmını bu eserimde okurlarım ve müvekkillerimle paylaşıyorum. Karşılıklı bilgi ve deneyim paylaşımlarıyla hep birlikte yeni eserler ve markalar oluşturacağımız kanaatindeyim.
Av. Murat ELTUTAN