Taklit ürünlere karşı hukuki yaptırımlar

Taklide Karşı Hukuki Yaptırımlar Güçlü mü?

Marka, Patent ve Tasarım tescilleri, sınai mülkiyet hakkı olup ciddi hukuki korumalara sahiptir.

Her mülkiyet hakkı ihlalinde nasıl ki hakkı ihlal edilenin, hukuki ve idari yollara başvurması, hakkını savunması gerekiyorsa sınai mülkiyet haklarının ihlali halinde de hak sahibinin hukuksal ve idari süreci başlatması ve takibi gerekir.

Patent avukatı olarak “Markam, ürünüm tescilli ama taklitleri engellenmiyor” sözünü devamlı duymaktayım. Bu serzenişe karşı verdiğim cevap; “Araban çalındığında, hırsızın gelip arabanı vermesini mi bekliyorsun yoksa polise ve mahkemeye mi gidiyorsun?” olmaktadır.

Nasıl ki kapısının önündeki arabası çalınan kişi beklemeksizin polis ve mahkemeye gidiyorsa, sınai mülkiyet hakkı ihlal edildiğinde de aynı davranışı göstermesi hukuki zorunluluktur.

Taklitle mücadele yapmadan marka olmak hayaldir! Bunun bilincinde olan firmalar, taklitlerle profesyonel bir şekilde mücadele yaparak marka olmayı başarmışlardır.

Taklitle mücadele aynı zamanda lisansa zorlar; yurtdışında çoğu firma taklitçilere karşı amansız bir hukuksal mücadele yürüterek onları lisans almaya zorlar. Ülkemizde de özellikle yazılımlar ve müzik eserleri alanında yapılan taklitle mücadelenin amacı lisansa zorlamaktır.

“ADALET KENDİLİĞİNDEN TECELLİ ETMEZ, ZORLANMASI ŞARTTIR”

“Kanunlar bize hangi hakları sağlıyor ve biz bu hakları elde etmek için ne yapmalıyız?” sorusu üzerinde düşünmeden başarı sağlamak imkan dahilinde değildir!

İspat ancak delillerle olur ispatlanamayan iddialarla hakkaniyetli karar almak çoğu zaman mümkün olmaz.

Basit hırsızlık suçlarının Ceza Kanunundaki yaptırımı 1 yıldan 3 yılla kadar hapis cezası olup marka ihlalinin SMK kapsamındaki yaptırımı 1 yıldan 4 yılla kadar hapis ve ciddi miktarda para cezasıdır.

Dolayısıyla sınai mülkiyet ihlalinin hukuki ve cezai yaptırımları, hırsızlık suçunun yaptırımlarından daha ağırdır yeter ki kullanılsın…